Ümmü Gülsüm Sahnede-2
Ümmü Gülsüm, sahneye çıktığında elbisesine mutlaka uygun renkteki bir mendili sağ elinde tutar, ter ya da gözyaşlarını bu mendile silerdi. Bu mendil, her zaman onun simgesi oldu. Zaten “Kalsoum” kelimesi, Arabça “sancak” anlamına gelir. Şarkıları söylerken seyircileri adeta etkisi altına alır, benzersiz bir “tarab” oluşturur, onları heyecanlandırır, güldürür ya da ağlatırdı. Birçok şarkısının sözlerinde Arapların eski görkemli zamanlarına göndermeler vardı. Daha çok aşkı konu alan şarkıları, bu yönüyle de dinleyenler için etkileyiciydi.
Arap ülkeleri dışında konser vermeyen Ümmü Gülsüm, yalnızca 15 ve 17 Kasım 1967’de Paris Olympia Konser Salonu’nda muhteşem konserler verdi. Avrupa’nın her yerinden akın eden insanlar, kuyruklarda bilet alabilmek için saatlerce beklerken, zengin Arap şeyhleri salonun en ön sıralarını doldurdu. Ümmü Gülsüm, sadece Mısır’ın değil bütün Arap dünyasının ruhu oldu. Okuduğu besteler ve davranışları, İslam ve Arap kimliğini öne çıkaran temalar işledi. Şüphesiz Mısır’ın Arap milliyetçisi devrimi de onun bu tavırlarından son derece hoşnut oldu.
Fakir bir ailenin kızı olduğunu, halkın arasından üstelik yoksul bir köyden çıkıp bu kadar ünlendiğini hiçbir zaman unutmayan, inkar etmeyen Gülsüm, hayatı boyunca iki yüz fakir köylü aileye maddi destek oldu ve her zaman fakirlere yardım etti. Bayağılıktan uzak sanat yaşamı, onu her zaman zirvede tutmakla kalmayıp davranışlarındaki yücelik halkın kendisine olan sevgisini de sesine olan sevgileriyle eşdeğer yaptı. Bugün ulaştığı olağanüstü saygınlığı, sesinin erişilmezliğiyle birlikte, mutevazı hayatına bağlamak mümkündür.
(üstte) Dinleyicileri, ümmü gülsüm’e olan hayranlıklarını göstermek için ayağa kalkıp övgü dolu sözcüklerle onu yüceltir, ya da sahneye fırlayıp ellerinden öperlerdi. Konserlerinin, onun sesi ve müziğiyle kendinden geçen hayranları tarafından yapılan tezahüratlarla sık sık kesilmesi olağan karşılanırdı.